TÜRK HUKUKUNDA NAFAKA VE MAL REJİMİ UYGULAMALARI

Ankara, 29 Ağustos 2023

GİRİŞ

Nafaka, bir hukuk terimi olarak bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık anlamına gelmektedir.

Ülkemizde nafakayı ve mal rejimini düzenleyen hükümler sıklıkla değiştirilmiş olup, değişiklikler toplumun ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamıştır. Bu çalışmada, nafaka ve mal rejimine ilişkin hukukumuzdaki düzenlemeler incelenmiştir.

A-TÜRK HUKUKUNDA NAFAKA VE TÜRLERİ

Türk hukuk sisteminde nafaka bakım nafakası ve yardım nafakası olarak öncelikle ikiye ayrılmaktadır.

Yardım nafakası; Türk Medeni Kanunu’muzun 364. Maddesinde düzenlenmiş olup madde hükmüne göre yardım nafakası bir kişinin yardım etmediği halde yoksulluğa düşecek altsoyu, üstsoyu ve kardeşlerine ödediği nafaka çeşididir. Hukuk sistemimize göre yardım nafakası bir yükümlülüktür. Ancak ayrıca belirtmek gerekir ki; kardeşlerin nafaka yükümlülükleri refah içinde bulunmalarına bağlıdır.

Bakım nafakası; kendi içerisinde üç gruba ayrılmış olup yazıda esasen bakım nafakası türlerinden olan yoksulluk nafakasının uygulamasının ülkemizdeki değişimi incelenecektir.

  • Tedbir nafakası; boşanma davasının açılmasıyla birlikte yoksulluğa düşecek eşe veya 18 yaşından küçük çocuk yararına olmak üzere çocuğun velayeti kendisine bırakılan tarafa boşanma davası kesinleşinceye kadar ödenen geçici nafaka türüdür.
  • İştirak nafakası; boşanma davasının kesinleşmesinden velayet altındaki çocuğun 18 yaşını tamamlamasına kadar devam eden, velayet hakkına sahip olmayan anne veya babasının, velayet hakkına sahip anne ve baya çocuğun ihtiyaçlarını gidermesi ve çocuk yararına kullanılması üzerine verilen nafaka türüdür.
  • Yoksulluk nafakası; evlilik birliğinin sona ermesinde kusur oranı daha ağır olmadığı ispatlanmış eşin, boşanma ile yoksulluğa düşecek olması halinde diğer eş tarafından ödenen nafaka türüdür. 

1- TÜRK HUKUKUNDA YOKSULLUK NAFAKASININ TARİHSEL SÜRECİ

Yoksulluk nafakası, ilk olarak 17/02/1926 tarihli 743 Sayılı Kanun ile düzenlenmiş akabinde 04/05/1988 yılında madde değişikliğe uğramıştır. Sonrasında yürürlükte bulunan 4721 Sayılı Kanun ile son şeklini almıştır. Değişikliklerden kısaca bahsetmek gerekirse;

  • Kusur yönünden, 743 Sayılı Kanun’un ilk halinde yoksulluk nafakası alacak eşin kusuru olmaması gerektiği kabul edilmişken; kanunda 04/05/1988 tarihinde yapılan değişiklikte yoksulluk nafakası alacak eşin daha az kusurlu olması gerektiği kabul edilmiştir.
  • Cinsiyet yönünden, 743 Sayılı Kanun’un ilk halinde eşler arasında herhangi bir ayrım yapılmazken; 04/05/1988 tarihinde yapılan değişiklikte erkeğin kadından yoksulluk nafakası isteyebilmesi için, kadının hali refahta bulunması gerektiği düzenlenmiştir. 4721 Sayılı kanun ile kadının nafaka ödemesi konusunda refah halinde olup olmadığı hususu madde hükmünde yer almamaktadır.
  • Nafaka yükümlüsünün kusuru yönünden; 4721 Sayılı Kanun ile nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı kabul edilmiştir.
  • Yoksulluğun miktarı yönünden; 743 Sayılı Kanun’un ilk halinde yoksulluk nafakası alacak eşin boşanma ile büyük bir yoksulluğa düşmesi gerektiği düzenlenmişken 04/05/1988 değişikliği ve sonrasında 4721 Sayılı kanunda yoksulluk nafakası alacak eşin boşanma ile yoksulluk durumuna düşmesi yeterli kabul edilmiştir.
  • 743 sayılı Kanun’da 04/05/1988 yılında yoksulluk nafakası kapsamında yapılan en büyük değişiklik yoksulluk nafakasının süresi yönünde olmuştur. Kanunun ilk halinde boşanma kararı sonrasında yoksulluk nafakasının yalnızca bir sene ödenmesi düzenlemesi mevcutken madde değişikliğinden sonra herhangi bir süre kısıtlamasına yer verilmeyerek yoksulluk nafakasının süresiz olması kabul edilmiştir. 4721 Sayılı Kanun’da nafakanın süresiz olduğu hükmü yer almaktadır.

Yoksulluk nafakasını düzenleyen mülga kanun ve yürürlükte bulunan kanun maddeleri aşağıdaki şekildedir:

MÜLGA 743 Sayılı Kanun’un 144. Maddesi: Kabahatsiz olan karı yahut koca, boşanma neticesi olarak büyük bir yoksulluğa düşerse, diğeri boşanmaya sebebiyet vermemiş olsa dahi kudreti ile mütenasip bir surette bir sene müddetle nafaka ifasına mahkûm edilebilir Değişik 04/05/1988: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Ancak, erkeğin kadından yoksulluk nafakası isteyebilmesi için, kadının hali refahta bulunması gerekir.
4721 Sayılı Kanun’un 175. Maddesi: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz

2- SÜRESİZ YOKSULLUK NAFAKASININ SONA ERME HALLERİ

Süresiz yoksulluk nafakasının sona erme halleri kendiliğinden sona erme halleri ve mahkeme kararıyla sona erme hali olarak iki farklı başlıkta toplanmaktadır.

Kendiliğinden sona erme halleri; taraflardan birinin evlenmesi veya nafaka alacaklısının evlenmesi halleridir.

Mahkeme kararı ile sona erme halleri; nafaka alacaklısının evli olmadığı halde evli gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ve haysiyetsiz yaşam sürmesi halleridir.

3- SÜRESİZ YOKSULLUK NAFAKASI KARARININ İPTALİ NOKTASINDA EDİNİLEN YARGI KARARI

Süresiz nafaka düzenlemesi, düzenleme çalışmaları sırasında ve devamında pek çok kesim tarafından eleştirilmiş, protesto edilmiştir. Süresiz nafaka düzenlemesine karşı Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yapılan başvuru sonrasında Anayasa Mahkemesine taşınan konuda; süresiz nafakanın sosyal hukuk devleti gereği olduğu, Anayasa’ya aykırılık taşımadığı ve nafakanın süresiz olmasının her zaman yoksulluk nafakası ödeneceği anlamında olmadığı; belli şartlarda nafakanın devam edeceği gerekçeleriyle itiraz reddedilmiştir.

B-TÜRKİYEDE MAL REJİMİ UYGULAMARININ DEĞİŞİMİ

Mal rejimi; Eşlerin evlilik öncesi ve sonrası edindikleri mallar üzerindeki hak ve yükümlülüklerin, evlilik birliğinin sona ermesinden sonraki süreçte tasfiye edilmesine ilişkin kural çeşitleridir.

1-MÜLGA TÜRK MEDENİ KANUNU KAPSAMINDA MAL REJİMİ

1926 Tarihli 743 Sayılı Kanun’unda yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimi kabul edilmiştir. Dolayısıyla eşler kanunda kabul edilen diğer mal rejimlerinden birini evlenmeden önce yahut evlendikten sonra kabul ettiklerini yazılı olarak bildirmedikleri sürece evlilik birliği içerisindeki malların idaresinde mal ayrılığı rejimi uygulanmaktaydı.

Eski kanun, eşlerin seçebilecekleri mal rejimlerini sıralamış olup bu mal rejimleri;

  • Mal ayrılığı rejimi,
  • Mal birliği rejimi,
  • Mal ortaklığı rejimi olarak belirlenmiştir.
MÜLGA 743 SAYILI KANUN Madde 170: Karı koca, evlenme mukavelenamesi ile kanunda muayyen diğer usullerden birini kabul etmedikleri takdirde veya kabul edipte kanunda gösterilen sebeplerden birinin hüdusu halinde, aralarında mal ayrılığı cereyan eder.   Madde 171: Evlenme mukavelesi evlenme merasiminden evvel veya sonra yapılabilir. İki taraf, mukavelelerinde bu kanunda gösterilen usullerden birini kabule mecburdurlar. Evlenmeden sonra yapılan mukavele karı kocanın malları üzerinde başkalarının haiz olduğu hakları ihlal edemez

2- 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNU KAPSAMINDA MAL REJİMLERİ

Yeni Türk Medeni Kanun’uyla birlikte ülkenin değişen ve gelişen ekonomik şartları gözetilerek mal rejimlerine ilişkin değişiklikler yapılmıştır. Değişen Türk Medeni Kanun’uyla birlikte yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimi olarak belirlenmiştir. Mülga kanunda yapılan düzenleme gibi yeni Türk Medeni Kanunu’nda da eşlerin evlenmeden önce veya sonrasında kanunda yer alan seçimlik mal rejimlerinden herhangi birini birlikte seçebilecekleri öngörülmüştür. Belirtmek gerekir ki; kanunilik ilkesi gereğince eşler yalnızca kanunda sınırlı şekilde sayılı olan mal rejimlerini seçebilecek olup ayrıca bir sözleşmeyle mal rejimi belirlenmediği hallerde yasal mal rejimi evliliğe tatbik edilecektir.

Türk Medeni Kanunu’nda yer alan mal rejimleri;

  • Mal ayrılığı rejimi,
  • Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi,
  • Mal ortaklığı rejimi,
  • Edinilmiş mallara katılma rejimi şeklindedir.

3- MAL REJİMLERİ HAKKINDA BİLGİLENDİRMELER

  • Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri mallara diğer eşin ortak olmasıdır. Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.

Edinilmiş mal; her eşin bu mal rejimi sürecinde karlığını verecek elde ettiği malvarlığıdır ve boşanma sonrasında paylaştırılır. Kanunumuz 219. Maddesinde edinilmiş malları sıralamış olup bunlar;

  • Çalışmasının karşılığı olan edinimler
  • Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler
  • Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar
  • Kişisel mallarının gelirleri
  • Edinilmiş malların yerine geçen değerler şeklindedir.

Kişisel mal, edinilmiş malların aksine paylaşıma tabi tutulmaz. Kanunumuz 220. Maddesinde kişisel malları sıralamış olup bunlar;

  • Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  • Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  • Manevî tazminat alacakları
  • Kişisel mallar yerine geçen değerler şeklindedir.
    • Mal Ayrılığı Rejimi

Mal ayrılığı rejiminde, kanunumuz gereği her bir eş yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığını yönetme, tasarrufta bulunma ve yararlanma hakkına sahiptir.

Eski yasal mal rejimine göre, her bir eş sahip olduğu malın/malvarlığının sahibi olduğu gibi, diğer eşin bu mal/malvarlığında sırf eş olmaktan dolayı bir talep/hakkı bulunmamaktaydı; kısaca eşler evlilik süresince edindikleri malları/malvarlığını paylaşmamaktaydı. Buna rağmen, bir eş diğer eşin mal edinmesine katkı sağlamışsa, bu katkıyı boşanma halinde dava konusu yapabilmekte ve bunu “katkı payı” veya “katkı alacağı” adı altında bugünkü ,değer artış payına ,karşılar tarzda talep edebilmekteydi. Bugün dahi eski kanun dönemindeki malvarlığına dönük olarak eşlerin bu türlü talepleri mahkemelerimizde görülmekte ve sonuca bağlanmaktaydı. Katkı alacağının varlığı ve hesaplanmasında, ispat yükü dava edene yüklenmektedir. (1)

  • Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimin her iki tarafın da kişisel mallarını yönetmesi, tasarruf etmesi ve her eşin kendi mallarına ait borçlarından sorumluluğu ayrıdır. Ancak eşlerden biri tarafından paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından sonra edinilen, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş mallar, ailenin geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar veya bunların yerine geçen değerler, mal rejiminin sona ermesi hâlinde eşler arasında eşit olarak paylaşılacaktır.

  • Mal Ortaklığı Rejimi

Mal ortaklığı rejimi eşlerin edinilmiş malları ve her birinin kişisel eşyalarının toplamından oluşmaktadır.  Mal ortaklığı genel mal ortaklığı ve sınırlı mal ortaklığı olmak üzere iki gruptan oluşmaktadır. Olağan yönetim dışındaki işlerde eşlerin birlikte hareket etmeleri zorunludur. Eşlerin söz konusu işi tek başlarına yamaları diğerinin rızasını almak suretiyle söz konusu olabilir. Diğer eş haklı bir sebebi olmadan rızasını vermekten kaçınırsa istemde bulunan eşin evlilik birliğinin temsili hükümleri çerçevesinde hâkime başvuru hakkı vardır. Mal ortaklığı rejiminde eşlerin ortaklık mallarına girecek olan bir mirasın reddi diğer eşin oluruna bağlıdır, yani mutlaka izin alınması gerekmektedir. Örneğin murisin terekesi borca batıksa bu terekenin kabulü diğer eşin rızasına bağlıdır. Mirasın kabulü ya da reddi konusunda diğer eşin rızasını almak mümkün değilse veya diğer eş haklı sebep olmaksızın onay vermezse eşin, yerleşim yeri mahkemesine başvurarak diğer eşin rızasının yerine geçmek üzere karar verilmesini isteme hakkı vardır.

SONUÇ

Ülkemizde Mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinde boşanma ile yoksulluk haline düşecek eşlere yalnızca bir yıl yoksulluk nafakası ödenmesi hükmü mevcut iken, sonraki değişiklikler ile yoksulluk nafakasının belirli durumlarda sona erdirme halleri hariç, süresiz olmasına karar verilmiştir.

Kanun teklifleri aşamasında, yoksulluk nafakasının süresiz olması teklifine karşı, farklı siyasi parti mensubu milletvekillerimiz ile toplumun tüm kesimlerinden eleştiriler yöneltilmiştir. Bu eleştirilerin başında; süresiz nafakanın erkeğin yeniden evlenmesine engel olması ve kadınların boşandıktan sonra dini nikah gibi, yasa dışı nikah akitleriyle evlenerek nafaka almaya devam edebilecek olması sebepleri yer almaktadır. Bu eleştirilerin günümüzde de devam ettiğini ve süresiz nafaka uygulamasından mağdur olduğunu ifade eden kişilerin farklı platformlarla seslerini duyurmaya çalıştığını ve bu çabalarının ülke gündeminde sık sık yer aldığı görülmektedir.  Aynı gerekçelerle günümüzde yapılacak düzenlemelerde nafakanın kısa süreli olarak Mülga Kanundaki düzenlendiği biçimi ile düzenlenmesi mümkündür.

Mülga 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisinde mal ayrılığı rejimi yasal mal rejimi olarak uygulanmaktayken günümüzde edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmektedir. Yürürlükteki Türk Medeni Kanunu’nda da eşlerin evlenmeden önce veya sonrasında kanunda yer alan seçimlik mal rejimlerinden herhangi birini birlikte seçebilecekleri düzenlenmiştir. Ancak toplumda mal rejimine ilişkin yeterli bilgilendirme yapılmadığı gibi evlilik işlemleri sırasında da bu noksanlık giderilmemektedir. Eşlerin aile kurumuna girişte mal rejimi konusunda detaylı bilgilendirilmeleri önemli bir sorunu çözmüş olacaktır.

KAYNAKÇA

  1. Türk Hukukunda Yasal Mal Rejimleri-Prof. Dr. Faruk ACAR (Dergipark)
  2. Mal Rejimi Nedir- Av. Çağla ÇİNİLİ (Kayapartner.com)
  3. Yoksulluk Nafakasında Süresizlik Sorunu: Hukuk Sistemleri Arasında Bir Mukayese- Hanife IŞIK (Dergipark)
  4. Mal Rejimleri Ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Tasfiye-Av. Eren TOSUN (Aebhukuk.com)
  5. Mevzuat.gov.tr
  6. Süresiz Nafaka- (kulacoğlu.av.tr)

Avukat Betül AKAYDIN